UYKUSUZLUK NEDİR?

İnsomni doğrusu uykusuzluk azalmış ve/yada kalitesiz yetersiz gece uykusu dolayısıyla gün içinde insan sağlığını, yaşam standardını negatif etkileyen; bitkinlik, bitkinlik, öğrenme, konsantrasyon güçlüğü, aşırı sinirlilik hali ve bazı ruhsal emareler ortaya çıkaran mühim bir rahatsızlıktır.

Uykusuzluk (insomni) , bilhassa gelişmiş ülkelerde uyku ile ilgili problemlere ilişkin en sık karşılaşılan problemlerden biridir. Dünyanın belirli noktalarında uykusuzluğa yönelik meydana getirilen araştırmalar, insomninin toplumda averaj %35 civarında bir görülme oranı belirtmekte bunların da %10-15’nin orta yada ileri şiddette olguları kapsadığını ortaya koymaktadır. Uykusuzluk probleminin görülme sıklığı hanımlarda daha yüksek orandadır. Kaliteli bir uyku insan sağlığı için eğer olmazsa olmazlardandır. Uykusuzluk kişinin toplumsal ve iş yaşantısında çeşitli problemlere yol açabilir. Uyku problemi yaşayan kişiler ruhsal ve bedensel olarak kendilerini fena hisseder.

Değişik ülkelerde meydana getirilen emekler, hangi tipte olursa olsun insomni için toplumda averaj %35 civarında bir görülme oranı belirtmekte ve bunların da %10-15’inin orta yada ileri şiddette olguları kapsadığını ortaya koymaktadır.

Azca sayıda ve daha dar kapsamlı olmakla beraber, ülkemizdeki emekler da benzer sonuçlar vermektedir. Görülme sıklığı, hanımlarda daha yüksek orandadır ve yaşla beraber artmaktadır. Uykuya dair problemler tanı ve tedavi şekillerinin gelişmesiyle, uyku bozukluklarına dayalı araştırmaların yaygınlaşmasıyla beraber denetim altına alınabilmektedir.

Uykusuzluk yakınması süresine bakılırsa 3 kısma ayrılır; uykusuzluk yakınması bir haftadan uzun sürmediyse akut ya da geçici, bu süre yedi gün ile üç ay arasındaysa subakut, uykusuzluk yakınması üç aydan fazla ise kronik insomniden bahsedilir.

Uykusuzluk yakınmasının süresi bir haftadan uzun değilse akut ya da geçici, yedi gün ile üç ay arasındaysa subakut yada kısa süreli, üç aydan fazlaysa kronik insomniden bahsedilir.

UYKUSUZLUK PROBLEMİ NEDEN OLUR?

Uykusuzluk probleminin oluşmasında birçok niçin vardır. Yaş ilerledikçe uyku uyumama şikayetinde, uykusuzluk yakınmasında artış görülebilir. Uykusuzluğun en yaygın sebepleri şöyleki sıralanabilir:

  • Duygulanım bozuklukları, depresyon,
  • Alkol ve öteki maddelerin kötüye kullanım,
  • Ürkü bozukluklar,
  • Uyku öncesinde aşırı yeme içme,
  • Uyku için uygun saatlere kurallara uyulmaması,
  • Uykudan ilkin çay-kahve şeklinde içeceklerin fazla tüketilmesi,
  • Yatağın uyku dışı amaçlar için kullanılması (Yazı yazma, TV seyretme, cep telefonuyla ilgilenme)
  • Huzursuz bacak sendromu

UYKUSUZLUK NERELERE YOL AÇAR?

İnsanların yaşamlarını sıhhatli bir halde sürdürebilmeleri için lüzumlu faktörler içinde uyku da bulunmaktadır. Uyku problemi yaşayan kişilerin yaşam kalitesi düşer. Kronik uykusuzluk şikayeti olanların ruhsal ve bedensel sağlığı negatif şekilde etkilenir. Uykusuzluk problemi şunlara yol açabilir:

  • Gündüzleri dikkat eksikliği, bitkin hissetme
  • Konsantrasyon güçlüğüyle beraber aşırı sinirlilik,
  • İş performansında düşme,
  • Depresyon
  • Yüksek gerilim ve metabolik bozukluklar
  • Aşırı kiloluluk riski
  • Bağışıklık sistemini zayıflatma

“UYKU BOZUKLUĞU” SADECE UYKUSUZLUK MUDUR?

Tanımlanmış 80’i aşkın uyku hastalığı içinde kişiyi uykusuyla ilgili en fazlaca rahatsız eden, uyku problemlerine dair bilincinde olduğu en büyük yakınma uykusuzluktur. Nitekim uyku sorunlarıyla ilişkili doktora başvuran hastaların çoğunluğunu uykusuzluktan yakınanlar oluşturur. Buna rağmen aşırı uykululuk doğrusu gün içinde devamlı uyku hali, bitkin kalkmalar birçok hasta tarafınca önemsenmeyerek düzgüsel karşılanabiliyor.

Tanımlanmış onlarca uyku hastalığının bir tek ufak bir bölümünü oluşturan uykusuzluk şikayetinde, doktora başvuran hastalar neticeleri bakımından daha dirimsel yada acil hastalıkları önemsemeyerek atlayabilmektedir. Uyku bozukluğundan şüphelenilen hastanın ilkin bir uyku bozuklukları uzmanı tarafınca muayene edilmesi gerekir.

Kimi zaman bir tek muayene ile hastaya tanı konabilirken; kimi zaman de hastaya uyku tetkikleri yapılarak altta yatan sebepler ortaya konabilir. Ihtiyaç duyulan tetkikler hastanın kendi evinde veyahut uyku bozuklukları merkezinde yapılabilir.

Kronik uykusuzluk Alzheimer riskini artırabilir

Kronik uykusuzluk problemi yaşayan bir şahıs hem de Alzheimer risk genlerine sahipse bu durumdaki kişinin Alzheimer olma riski fazlaca daha artmaktadır. Uykusuzluk ve Alzheimer arasındaki ilişki şu şekildedir.

Fazlaca fazla uykusuz kalındığı zaman beyindeki amiloid miktarı artış göstererek beyne zarar vermektedir. Amiloid beta proteini Alzheimer’a niçin olmaktadır. Şöyleki ki Amiloid beta proteini beyin tarafınca üretilir; sadece görevi bittikten sonrasında yok edilmesi gerekmektedir. Amiloid’in yok olması işlemi ise uyku esnasında gerçekleşmektedir. Bu bağlamda kronik uykusuzluk problemi yaşayanlar Alzheimer risk genlerine de haiz oldukları takdirde söz mevzusu hastalığa yakalanma riskleri artmaktadır. Uykusuzluk ve depresyonun aynı anda görüldüğü topluluklarda Alzheimer’a yakalanma oranlarının yüksek olduğu görülmektedir.

UYKUSUZLUK TEDAVİSİ NASILDIR?

Uykusuzluk tedavisinde ilk olarak uykusuzluğun nedenlerine kökenlerine yönelik bir araştırma yapılmalıdır. Uykusuzluk şikayeti olan hastaların bir kısmı yalnızca uyku alışkanlıklarının düzenlenmesinden mühim seviyede yararlanırlar. İnsomni hastaları bazı kurallar mevzusunda nedenine bakılmaksızın bilgilendirilmeliler.

Kronik uykusuzluğa gün içinde meydana getirilen bazı hatalar niçin olabilir. Bunlarla beraber huzursuz bacak sendromu, gece gelen ürkü ataklar, uyku apsesi şeklinde değişik rahatsızlar da gündüz yakınmalarına sebep olabilmektedir.

Uykusuzluk tipine bakılırsa öncelik olarak yaşam düzenlenmeleri yapılmalı hemen sonra melatonin takviyesi şeklinde ilaç tedavileri tercih edilmelidir.

Kronik uykusuzluğa gün içinde meydana getirilen hatalar niçin olabileceği şeklinde uyku apnesi, huzursuz bacaklar sendromu yada gece gelen ürkü atak şeklinde değişik rahatsızlıklar da yol açabilir. Rahat kaliteli bir uyku için ilaçları tercih etmek yerine uykusuzluğa yol açan başlıca probleminin ne olduğu belirlenip buna uygun bir tedavi planlamak gerekir.