Safra Kesesi İltihabı

Safra kesesinin cidarının iltihaplanması ve ödemlenmesidir. Bilhassa öğünlerden sonrasında karın bölgesinde sağ üst tarafta ve sırta vuran ağrı ilk olarak safra kesesi iltihabını düşündürür.

SAFRA KESESİ İLTİHABI NEDEN OLUR?

Safra kesesi iltihabının ortalama %95 sebebi safra kesesi taşlarıdır. Safra akımında yavaşlamaya yol açan durumlar neticesinde safra kesesi içindeki safrayı tam olarak boşaltamaz ve içinde safra kalır. Kalan bu safra iyi mi olduğu tam olarak bilinmemekle birlikte çeşitli (genetik – ilaçlar – kronik hastalıklar vb.) faktörlerden dolayı taşlaşır.

Oluşan taşlar kesenin öğünler esnasında kimi zaman safra kesesi çıkışını kimi zaman de safranın on iki parmak bağırsağına döküldüğü safra yollarını tıkamak suretiyle tam boşalmasını engeller ve bu kısır döngü neticesinde bir süre sonrasında safra kesesi iltihabı gelişir. Safra kesesi iltihaplarının öteki sebepleri içinde safra kesesinin iyi huylu yada fena huylu tümörleri, on iki parmak bağırsağı tümörleri yada pankreas başı tümörleri de gelmektedir. Ek olarak aşırı kiloluluk, gebelik ve bazı karaciğer hastalıkları da safra kesesi iltihabına yatkınlığı arttıran faktörler arasındadır.

SAFRA KESESİ İLTİHABI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bilhassa yiyeceklerden sonrasında olan karnın sağ üst bölgesindeki karın ağrısı, hazımsızlık, ateş benzer biçimde bulgular ilk olarak safra kesesi iltihabını düşündürmekle beraber oldukca değişik bulguları da olabilir.

Başlıca öteki emareler;

  • Ateş
  • Mide bulantısı (kusma da eşlik edebilir)
  • Karın ağrısı
  • Sarılık
  • İştahsızlık
  • Bitkinlik
  • Sırt ağrısı

SAFRA KESESİ İLTİHABI TANISI NASIL KONUR?

Ilk olarak fizik muayene ile birçok hastanın tanısı konulabilmekle birlikte günümüzde yoğun bir halde radyolojik ve biyokimyasal destek tanı tetkikleri yapılmaktadır. Karın muayenesinden hastanın sağ üst kadran muayenesinde nefesinin kesilmesi belirgin bir muayene bulgusudur. Radyolojik tetkiklerden ilk olarak ışınım içermediği için ultrasonografi tercih edilir. Yalnız ultrasonografi ile safra kesesi taşlarının niçin olduğu safra kesesi iltihaplarının tanısı çoğunlukla konur.

Safra yollarını ilgilendiren bazı hastalıkların da benzer muayene bulgularına yol açabileceği düşünüldüğünde ayırıcı tanı amacıyla gerektiğinde bilgisayarlı tomografi ve Manyetik rezonanstan da faydalanılabilir. Biyokimyasal tetkiklerden tam kan sayımında lökosit (WBC) değerinin yüksek olması, kanda iltihabı düşündüren akut faz reaktanlarından CRP değerinin yükselmesi, karaciğer ve safra yolları enzim değerlerinin yükselmesi tanıda destek sunar.

Sarılığı gösteren total bilirubin değerinin 5mg/dl ye kadar çıkması düzgüsel olarak değerlendirilir. Daha yüksek değerler akut safra kesesi iltihabına eşil eden safra yollarının iltihabı olan kolanjit yada ana safra yolu olan koledok tıkanıklığına işaret edebilir. Bu şekilde bir durumda safra yollarına ilişkin hastalıkları atlamamak adına ilk olarak manyetik rezonans ile daha detaylı bir araştırma yapılmalıdır. Eğer safra yollarına ilişkin bulgular var ise safra kesesi iltihabına müdahale etmeden ilkin hastanın endoskop ile meydana getirilen ve safra yolları hastalıklarında bir tanı ve tedavi aracı olan ERCP uygulamasına yönlendirilmesi gerekebilir.

SAFRA KESESİ İLTİHABI TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Günümüzde safra kesesi iltihabının altın standart tedavisi ameliyat ile safra kesesinin tamamen alınmasıdır.  Açık yada kapalı (laparoskopik) yöntem ile kolesistektomi ameliyatı yapılmaktadır. Açık ve kapalı safra kesesi ameliyatlarını karşılaştıracak olursak birçok açıdan kapalı ( laparoskopik) yöntem üstün gelmektedir. Farklarına değinmek gerekirse açık ameliyatta averaj 20 – 25 santimetre’lik bir kesi sağ taraftaki kaburgaların altından yapılır. Ameliyat ve anestezi süresini uzatan bu yöntemde kesiye bağlı ağrı şikayeti daha çok olur, bu kesinin iyileşmesi daha uzun sürer, yara yeri enfeksiyonu ve ameliyat kesi yerinde fıtık oluşması benzer biçimde komplikasyonlar oldukca daha çok görülür.

Kapalı ameliyatta ise en büyüğü bir santimetre uzunluğunda olan yalnız üç tane delikten ameliyat yapılır.  Bu deliklerden hususi kamera ve aletler kullanılarak ameliyat gerçekleştirilir. Ameliyat ve anestezi süresi açık yönteme bakılırsa oldukca daha kısa olup ameliyat sonrası ağrı oldukca daha azdır. Kapalı ameliyatın öteki avantajları ise, hastanede kalış süresinin daha kısa olması, hastanın günlük hayatına oldukca daha kısa sürede dönmesi ve ameliyat yerinde görülebilen komplikasyonlarının oldukca daha azca olmasıdır. Bundan dolayı günümüzde kapalı yöntem artık altın standart kabul edilmektedir ve kliniğimizde başarı göstermiş bir halde gerçekleştirilmektedir.