Karaciğer Yağlanması

Karaciğerin ana yapı elemanı hepatosit, şu demek oluyor ki karaciğer hücresidir. Yağlı karaciğer hastalığında yağ damlacıklar halinde hepatosit şu demek oluyor ki karaciğer hücresi içinde (sitoplazma) birikir  (Biçim-1). Mikroskopta beyaz yuvarlak, oval globüller (makroveziküller) şeklinde görülür. Bu sebeple makroveziküler yağlanma olarak tanımlanır. Hücreler şişer ve neticede karaciğer büyümesi olur. Düzgüsel karaciğerde, hepatositlerin %5’inde söz mevzusu yağ damlacıkları görülebilir. Daha fazlasına (>%5) karaciğer yağlanması, ya da alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı (ADYKH) denir.

Karaciğerde yağlanma oranı >%30 olunca laboratuvar ve/yada klinik emareler ortaya çıkar. Bunlar muayene yada ultrasonografide (US) saptanan karaciğer büyümesi, karaciğerde US ile gösterilen yağlanma ve kanda ALT ve GGT şeklinde karaciğer testlerinde ılımlı (normalin 1-2 katı arası) yükselmelerdir.  Ek olarak bu hastalarda çoğunlukla kilo fazlalığı, diyabet,  hiperlipidemi ve hipertansiyon şeklinde yandaş hastalıklardan biri yada bir kaçı olabilir. Mikroveziküler yağlanmada ise yağ daha ufak ve mikroskopta belirgin olmayan partiküller halindedir. Bu durum fazlaca daha seyrektir ve bazı hususi durumlarda  (gebelikte görülen akut karaciğer yağlanması, valproate ve antiretroviral ilaçlara bağlı karaciğer hasarı ve Reye sendromu şeklinde) görülür.

KARACİĞER YAĞLANMASI BELİRTİLERİ NELERDİR?

Karaciğer yağlanmasının hususi bir klinik emaresi yoktur. olanlar siroz gelişene kadar düzgüsel bir yaşam sürerler. Çoğu zaman birlikte rol alan hipertansiyon ve iskemik kalp hastalığı, DM ve şişmanlık kaynaklı sorunlarla uğraşırlar.

KARACİĞER YAĞLANMASININ TANISI NASIL KONULUR?

Genel sıhhat kontrolü yada bir hastalık sebebiyle meydana getirilen biyokimyasal tetkikler esnasında, karaciğer testlerinin (çoğunlukla ALT ve GGT) yüksek bulunması yada üst karın ultrasonografisinde karaciğerde yağlanma saptanması tanıya giden ilk adımdır. Kimi zaman bahsedilen risk faktörlerine haiz olmayan kişilerde de karaciğer yağlanması olabilir. Genetik faktörlerin görevi söz mevzusudur. Alkol alan fakat bunu gizleyen hastalar da tanı güçlüğü yaşanabilir.

 

Doğrusu bu hastalar sık doktora giden kişilerdir. Çoğu zaman üst karın ultrasonografisinde karaciğerde yağlanma ve gelişme tanısı konur. Kimi zaman de rutin meydana getirilen testler olan ALT, AST ve GGT şeklinde karaciğer testleri yüksek çıkınca araştırılan hastada yağlı karaciğer hastalığı tesbit edilir. Doğal olarak ki ADYKH tanısı konulmadan ilkin belirlenen sınırın üstünde alkol alınmasına bağlı alkolik karaciğer hastalığı, viral hepatitler (hepatit B ve hepatit C), ilaç toksisitesi (kortikosteroidler, tamoksifen, amiadarone, methotrexate, lomitapide ve mipomersen şeklinde),  Wilson hastalığı (karaciğerde bakır birikmesi ile karakterli), hemokromatozis, alfa-1 antitripsin eksikliği ve otimmun hepatitler şeklinde hastalıklar ekarte edilmelidir. Ek olarak açlık, süratli zayıflama, parenteral (damar yolu ile) beslenme, Abetalipoproteinemi ve Lipodistrofi makroveziküler karaciğer yağlanması meydana getiren ve mevzumuz haricinde kalan hastalıklardır.

Yalnız karaciğer yağlanması olan hastalarda seyir iyi huyludur ve siroza ilerleme riski düşüktür.  Alkol dışı yağlı karaciğer hastalığı olanlarda hastalığın gidişatı ile ilgili en mühim bulgu karaciğerde iltihabi aktivite ile beraber fibrozisin şu demek oluyor ki bağ dokusu birikmesinin olması ve fibrozisin derecesidir.  Gerek siroza ilerleme ve gerekse hepatoselüler karsinoma (HSK)  ve öteki komplikasyonların gelişmesi hususunda yol göstericidir. Fibrozisin tesbiti ve derecesini belirlemede ideal olmayan altın standart karaciğer biyopsisidir. Sadece gerek biyokimyasal testlerle meydana getirilen değerlendirmeler, gerekse karaciğerin doku sertliğini, ya da elastikiyetini ölçen Elastografiler (Fibroscan, US ile elastografi ölçümü, MR Elastografi)  son aşama yararlı bilgiler sağlar. Gerekirse bunlardan sonrasında da biyopsi yapılabilir.

KARACİĞER YAĞLANMASININ TEDAVİSİ NASILDIR?

Karaciğer yağlanmasının tedavisinde ilk adım hastanın zayıflamasıdır. Meydana getirilen araştırmalara gore bir hasta kilosunun yüzde 10’unu verirse karaciğer hastalıkları gerilemektedir. Kilonun yüzde 5’i verildiğinde pozitif yönde iyileşme başlamaktadır. Eşzamanlı olarak diyabet var ise onun da regüle edilmesi, şeker düzeyinin belirli sınırlarda tutulması, rejim artı ilaçlarla şekerin düzenlenmesi. Kolesterol var ise gene rejim ve ilaçlarla hastanın karaciğer yağlanması problemi azaltılabilir, karaciğerin eskiye dönüşü sağlanabilir. Bu hastaların çoğunda kolesterol ve trigliserid yüksekliği görülmektedir. Meydana getirilen araştırmalarda yağlanmadan dolayı karaciğer testleri yüksek hastalarda kolesterol ve trigliserid yüksekse kolesterol düşürücü ilaçların kullanılmasının karaciğere yararlı olduğu görülmüştür. Unutulmaması ihtiyaç duyulan kaide, her kim olursa olsun kolesterol ilaçları başlandığında üçüncü- dördüncü aylarda denetim amaçlı karaciğer testlerine bakmak yararlıdır. Zayıflamanın yöntemi rejim ve egzersizdir. Akdeniz mutfağı son derecede yararlıdır. Kilo vermek için etkili bir beslenme türüdür. Ek olarak haftanın üç ya da dört günü kesinlikle yürüyüş, yüzme yada spor salonunda meydana getirilen aktiviteler olmalıdır. Böylece hastanın karaciğeri düzelebilir. Eğer hastalık ilerlerse son deva karaciğer nakli olabilir. Karaciğer yağlanması olan hastalar nakilde de hususi bir grubu oluştururlar zira şişman hastalar karaciğer nakli de görece zor olmaktadır. Bu hastaların zayıflaması önceliklidir. Hastalık ilerlemeden kilo vererek, egzersizle önceki hedef olmalıdır.